Kasım 2006 için arşiv

kalemi kıvrak.Fakat ruhu …

ah.gifAman efendim aman…Bu köşe yazarlarımıza bir haller olmuş durumda 😛 açıkcası ”etik” bulmasam da bu tarz atışmaları hoşuma gidiyor.ne demiş Haşmet Babaoğlu,Ahmet Hakan’a  ”kalemi kıvrak fakat,ruhu yavşak”  😛  açıkcası köşe yazarlarımızı okudukca kendimi bir ”aksiyon filminde” gibi hissediyorum…işte Haşmet Babaoğlu’nun o yazısı…

Bir zibidi var. Köşe yazarı
 
Çok büyük bir gazetemizde kendine köşe bulmuş bu kişinin işi sürekli ona buna sataşmak…
 
Ünlüler ve gazeteciler arasından hedef seçtiklerine laf atıyor; bunu yaparken zavallılıklarını, komplekslerini sergiliyor ve ne yazık ki bunları da polemik diye yutturmaya çalışıyor.
 
“Nasıl laf soktum ama…” duygusunun hain hazlarına kilitlenmiş halde yazıp duruyor.
Yazdığı her “acıtıcı” satırdan sonra da kötü tüccarlar gibi yağlı ellerini ovuşturup gülüyor.
Sonunda ne göreyim; benim adımı da geçirmiş bir yazısında, aklı sıra benimle ah.jpgeğlenmiş.
E, hakkını teslim etmek gerek! Kalemi kıvrak.
Fakat ruhu yavşak!
Kendisi gibi kompleksleri paçalarından akan ve yanından hiç ayrılmayan arkadaşıyla birlikte günlerini geçirdiği Teşvikiye kafelerinden birinde dün yüz yüze hesaplaşırken anladım ki fena halde de korkak!..
Adını anmıyorum. Çünkü biliyorum ki o güzel adı, bu adamdan utanıyor…

Onu burada daha fazla konu edecek değilim. Değmez.
Ama asıl anlatmak istediğim başka…
Medyaya yerleşmiş bu “kötülük” yuvalarından hepimiz sorumluyuz.
En kolay yollardan tiraj-reyting hedefleyen yayın yönetmenleri ve dedikodu şehvetinin kışkırtılmasına bayılan okurlar da sorumlu bu adamların yükselişinden.
Tamam, nihayetinde sel gider kum kalır.
Fakat olan mizah duygusuna ve estetiğine oluyor.
Beyinlerinde bir gram özgün fikir, kalplerinde azıcık olsun halis duygular taşımayan bu kişiler sürekli mizahın arkasına sığınıyor; sıkışınca “mizah yapıyorum” diyerek sıvışmaya çalışıyorlar ya…
İşte o bitiriyor beni!
 
HAŞMET BABAOĞLU 

 artık köşe yazarlarımız kendilerini okutmak için neler yapıyorlar köşelerinde…ee halen okumuyorsak ayıbın büyük çoğunluğu biz de….

şaka bi yana notu:Köşelerinizi kişisel amaçlarınıza alet etmeyin.Eğer bir fikir uğruna birbirinize KÜFREDİYORSANIZ sizi alkışlarım…cunku bir amacınız var…ama kişisel tartışmalarınızı köşeleriniz de dile getirmeyin…
 

bekleyiş…

Otobüs bekliyordum.Bekleyişim 40 dakika sürdü.Sinirlerim gerildi.Kafese kitlenene esir gibi yerimde dolaşıp durdum.Omuzlarım,boynum,vucudum gerildi.

Aniden zihnimde önemli bir düşünce hissettim.”şu anda sabrım güçleniyor.Geleceklerde üstlendiğim işlerde sabır ve tahammül gücüne ihtiyacım olacak.Sadece büyük sabrı olanlar,zorlayıcı işlerin üstesinden gelebilir.

Nasıl rahatladığımı nasıl sevindiğimi anlatamam.”Madem beklemem gerekiyor;bari zamanı faydalı düşüncelerle ve planlarla doldurayım dedim.Zihnim hemen ideallerimle ilgili planlarla doluverdi.Bir dakika sonra otobüs geldi.

Oradaki küçücük düşünce tüm duygularımı ve düşüncemi değiştirmişti

bu blogu kapatmaya karar verdim.zaten wordpress e de gıcık olduğumu söylemem gerek : )  blogger’dan yeni bir blog açacağım…şu aralar yoğunum ama fırsat bulunca açacağım…güle güle bye 😉

         hayal_kur.jpg

”Çaresiz kaldığın zamanlarda,git bir taş ustası bul ve seyret.Adam belki yüz kere vurur taşa.Ama değil kırmak,küçücük bir çatlak bile oluşturamaz.Sonra birden yüz birinci vuruşta taş ikiye ayrılıverir.İşte o zaman anlarsın ki taşı ikiye bölen o son vuruş değil ondan öncekilerdir”         Jacob Riis

HEAVEN CAN’T WAIT

p2.jpg

Bir masa,bir sandalye ve bir kitap.Pencereden cama vuran yağmur taneleri.Pencereden önce kalbinize çarpar…Biraz özlem.Bir kahve kokusu beraberinde gelen yalnızlık duygusu.Saatlerce kafanı kaldırmadan bir noktaya bakmalar.Sonra ben ne yapıyorum diyip irkilmeler -ama benim bir amacım var- şeklindeki iç konuşmalar…Saniyelerin geçmek bilmemesine inat,yılların hızlıca geçmesini kavrayamayış…ve bir tutam hüzün..Neye olduğunu bilmeden.ve yine yağmur.Durmaksızın devam eden.

Geçmişe özlem…çok geçmişe -en geçmişe-   Sonra sessizlik -yağmur cama vurmaz- ama yüreğindeki yağmur sesi durmaz

Benliği kavrayamayış…hayatın anlamını sorgulamalar.Bitirmen gereken -kalın- kitapları bir kenara atıp -nereye bu gidiş- demeler…Her şeyi bir kenara bırakıp sadece susmak ve hiç bir şey yapmadan -kulağında o ilahi tını ile-  yürümek…kaygısız,düşüncesiz ve …….

kitaplar,kampus,kahve,yağmur,zaman,hayallerim,ideallerim,ben,SEN,özlem……..

HEAVEN CAN’T  WAIT HEAVEN CAN’T  WAIT HEAVEN CAN’T  WAIT

sınav dönemi gülebilen post modern öğrenci tipi :P

                               smile.jpg  

sınav dönemi bir öğrenci neden mutlu olur : )

a) sınavı iyi geçtiği hatta sınavdan sonra ”sınav kağıdı ağladı be!!” şeklinde naralar attığı içun : P

b) ”yemişim sınavını,okulunu felan,uzarsa uzasın okul”  diyip hayatı akışına bıraktığı için : )

c) ”batsın lan bu dünya” diyip küçük emrah moduna girdiği için (ya bu saçma oldu farkındayım : P)

d) sınavdan daha önemli şeyler olduğunu farkına vardığı için(ne gibi demeyin fazlaca özele girer…özel hayatımı blog da açıklamıyorum : P)

e) hepsi

kellik rejime tehdit mi? :P

iki üniversite öğrencisi konuşurlar…

  • 1.öğrenci: abi abi şu haberi duydun mu?
  • 2.öğrenci: hangi haberi!?!
  • 1.öğrenci: …….. üniversitesinde okula peruk ile girişler yasaklanmış!!!
  • 2.öğrenci: emin misin?
  • 1.öğrenci: evet bende duyunca şaşırdım ama öyle!!!
  • 2.öğrenci: neden kellik rejimi tehdit mi ediyormuş,yada peruk bir siyasi simgemiymiş…(acı bir gülümseme)
  • 1.öğrenci:  : )
  • 1.öğrenci: evet artık peruk ta bir siyasi simge…yakında kapsam genişletilip -kravat,pantalon,etek,şapka- da birer siyasi simge olabilir….
  • 2.öğrenci: bu ülkede herşey olur….

”Türkiye’de hiçbir anlamı ve karşılığı olmayan; sorgulanması, bir siyasî düstura dönüştürülmesi mümkün olmayan bir retorik sürdürülüyor. “Düşünce sistemi”nin, “yaşam felsefesi”nin, “ideoloji”nin ne olduğuna dair basit bir kavrayış bile, bu retoriğin içinde kendine yer bulamaz. Düşünceyi, gelişmeyi, medenî bir toplum haline gelmeyi engelleyen, bir ufuk vermekten ziyade insanı sınırlayan ve yasaklayan bu retoriğin sorgulanması lazım. Biz, totaliter bir devlet içinde yaşamayı “adam olmak” zannedenleri adam etmeliyiz. Medenî olmanın, özgür bir toplum içinde yaşamak anlamına geldiğini, ideolojilerin ise çağdışı ilkel düşünce biçimleri olduğunu birilerine öğretmeliyiz….”
 

bu -dogmatik,bagnaz ve anti demokratik- uygulamayı kınıyorum….saygılarımla efendim…

ufak bir not: saçlarınıza çoook iyi bakın…olur ya peruk takmak zorunda kalırsınız felan -bakın perukta siyasi bir simge oldu- aman dikkat saç dökülmelerine hehe : ) 

gençliğimin başlangıcı

kulupkayit.jpgNe oluyor bir haftadır bana..!

Çalışmam gereken vize sınavları,gireceğim ”üds ve Les” sınavı,öğrenmem gereken bir sürü program, başlamam gereken ”bitirme ödevi”,geliştirmem gereken bir ingilizce,yapılacak bir ton sosyal aktivite

ve bütün bunlara rağmen hayata koca bir”falso” çeken ben…hayat kayıp gidiyor gözlerimin önünden çok garip bir duygu…değerlendirmen gereken ve bir daha asla dönmeyecek olan ”zaman” gözünün önünden akıp gidiyor…bunun farkındayım yani            -zamanın öneminin- ama buna rağmen bir umursamazlık…

tolstoy ”gençliğim” kitabının daha ilk sayfasında şöyle diyor…”Fakat gün geldi,bu fikirler var gücüyle kafamda parladı,ne çok boşa zaman harcadığımı anlayınca müthiş bir korkuya kapıldım(bende şuan aynı durumdayım),hemen oracıkta,düşüncelerimi hayata geçirmek istedim ve onlara her daim bağlı kalmaya karar verdim…İŞTE GENÇLİĞİMİN BAŞLANGICI OLARAK BU NOKTAYI KABUL EDİYORUM….” diyor tolstoy…..şuan ki ruh halimle bire bir örtüşüyor…

ve işte benim de gençliğimin başlangıcı saydığım gun bugün….hedeflerime hep bağlı kalacağım ….ve artık gençliğimin ilk günündeyim sanırım…

artık hedeflerim için hiç durmadan çalışma zamanı….; )  ne gaz veriyorum kendime ama hehe : )

hedef

sınav muhabbetleri-1 :P

  • proje-yonetimi1.jpgmalum şu sıralar ”vize sınav”ları başladı,başliycek …ühü ühü ….bu aralar bir ”of çeksem,karşı ki dağlar yıkılır” diyesim geliveriyor ama bunu söylememle birlikte arkadan bir fon ”of dediğin kadar af deseydin şimdiye bir çocuk gibi günahsız  olmuştun” diyor : ) neyse asıl sorun şu gireceğim ”termodinamik” sınavı…sınava psikolojik hazırlık olsun mantığıyla girdim ekşi sözlüğe şöyle bir bakıverdim yorumlara…
  • en iyi ders çalışma ortamının soğuk yerler olduğunu, sıcak yerlerin mayışmaya sebep olarak verimi düşürdüğünü iddia eden öğreti………….(bak bu yoruma katılıyorum)
  • kimsenin ilk seferde geçemediği güzide bir ders. problemleri genelde 4 ayrı yoldan çözülebilmesine rağmen sınavları tek şekilde bile çözülemez ve dersten yaz okuluna kalınır…….(ya bu yorum sınav öncesi çok moral oldu yani :@  ama ben bir ilki gerçekleştirip tek seferde geçeceğim hahahahaha (türk filmlerinde ki o pis kahkahadan attım : P )
  • mühendislik bölümlerinin efsane dersi , çok arkadaş telef olmuştur bu ders yüzünden……….( ah ah ağlıycam : ) nayır nolamaz ben telef melef olmıycam birader : P haha)
    okuduğum okulda, ilk alışımda geçtiğim iki ders.. …….(işte buuu…: )  )
  • örk börg iyyk seslerini çıkarttıran ders.
    hüseyin vuralın katli vaciptir fetvasının nedeni olan ders
    yanlış soru sorulup da negatif kütlenin bulundugu,
    -yanlış soruyu dogru şekilde yapanın puan aldıgı- ders……(hehe işte bu gerçek : P )
  • yunus cengel ve micheal boles’ un kitabi satir satir okunursa gayet guzel anlasilabilecek cok ilgi cekici bir ders………(evet bende satır satır okumaktayım : P kitap 900 sayfa bir şey ve ben satır satır okumaktayım : P )
  • finalinde tablo karistirmaktan, hesap makinesine abanmaktan harap ve bitap dusmus bir ogrencinin “du iki dakika kafayi toparlayayim” diyerek kagidi kalemi birakip arkaya yaslanmasini saglayan, bunun uzerine dersin hocasinin ogrencinin ensesinde biterek* “sen metalci misim, rockcu musun?” demesiyle dumurdan dumura kosturan ders.

ilk seferinde kalmak sunnet, ikincisinde kredi yapmak farzdır……..( no comments : P )
sınav icin gerekli olan malzemeler:

kalem, termo tablolari, hesap makinasi, yastik, yorgan. malum 3.5 saat kolay gecmez………(hehe bak yastık yorgan götürmeyi düşünmüyordum öğrendiğim iyi oldu : P )

  • mühendislik egitimi aldıgım ilk yıllardaki bu sene 1990 lara tekabul ediyor daha ne oldugunu bilmez iken hakkında yayılan sehir efsaneleriyle korkulu rüyam olmus olan ders.bu sebeple allahın emridir nasılsa alırız bi kaç kez deyip boşlamak vesilesiyle ilk vizesinden 38 i alıp eheh sehir efsanesi ama dogruluk payıda su götürmezmiş derken 2.vizesinden 100 alıp noluyor yahu dediğim muafiyeti kıl payı kaçırdıgım ve finalinden de ayıp olmasın diye 75 alarak tek seferde verdiğim ders.
    şehir efsanesi öyle olunmaz böyle olunur…….(waaaaaw harika işte bu : P )
     

kimdir bu ben

makina mühendisi olmasına 1 yıl kalan (uzatmaları oynamazsa :P) kafasında gerçekleştirmeyi planladığı ve nefes almasınını sebebi saydığı bir ton ''idealleri'' olan ve bunları bir gün gerçekleştireceğinden emin olan ''post modern'' öğrenci tipi

if…eğer….

eğer bir daha dönmeyecek olan şu dakikanın 60 saniyesini koşarak doldurabilirsen,dünya altı ve üstüyle senindir ve artık insan sayılabilisin...
Kasım 2006
P S Ç P C C P
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
27282930  

uğrayanlar...

  • 9.073 kişi